top of page

AYDIN OLMAK ve AYDIN SORUMLULUĞU

Güncelleme tarihi: 29 Eyl 2024



 

  Aydın; yaşadığı evreni, dünyayı, toplumu ve insanı tanıyan veya tanımaya çalışan insandır.

             Aydın, çağının sorunlarına eğilen, bu sorunları araştıran, olay ve olgular arasındaki nedensellikleri kurabilen, var olan sorunlar karşısında çözüm üreten veya üretmeye çalışan, toplumsal değerleri sorgulayan ve bulduğu çözümleri tüm insanlığın yararına kullandırılmasını sağlayan ya da sağlamaya çalışan insandır. Aydının yönü ve duruşu her zaman ileriye doğrudur. Bu anlamda da aydın devrimci ve ilericidir.

             Aydının düşünsel alanı geniş, kavrama yetisi ve sezgisel gücü gelişmiştir. Aydın, geçmişi araştıran, bugünü doğru yaşayan ve gelecek konusunda da sentezci algısıyla düşüncesi ve bilinci olan bir insandır.

             Aydın, karanlık ve aydınlık arasındaki savaşımda aydınlıktan yana tavır geliştiren olmalıdır.

            Aydın, duruşu halkın yararına olan bir duruş gösterir. Çünkü sömürüye, zalime, yoksulluğa ve her türlü haksızlığa karşı koyandır aydın.

             Aydın, toplumun öncüsü olan, toplumu dönüştüren, bilimsel düşünen, derin felsefi görüşleri olan, sorgulayan, araştıran, yaşanılanların farkında olan, dünü bilen, bugünü yaşayan, geleceği kuran, kendinden çok toplumun yararını düşünen, kendini aşan, topluma örnek olan, topluma ışık saçan…insandır.

           Aydın olmak, toplumu ileriye taşıyacak toplumsal kurumları gerçekleştirmekle eşdeğerdir.

            Aydın, ileriyi görebilen ve geleceği tasarımlayan ve tasarımladığı şeyleri pratiğe uygulayan, yani düşündüklerini eyleme dönüştüren insandır. Ama her eylem, her görüş ve düşünce “aydın” kavramıyla uyuşmaz. Burada kıstas, yapılan eylemin, gerçekleştirilen olgunun toplumu öncekinden daha ileriye taşıyorsa doğrudur. Aydın olmakla, entelektüel olmak arasında ki en önemli farklılık da budur. Aydın üretici, entelektüel tüketicidir.

            Şu bir gerçek ki aydını olmayan bir ülkenin veya bir toplumun geleceği de karanlık olur.

            Aydını olmayan bir toplumun devimimi ve dönüşümü çok uzun bir süreç alır.

            Aydını olmayan bir toplumun insanları edilgen ve kaderci olur.          

            Aydını olmayan bir toplum, demokrasiyi yaşayamaz. Bilimi, sanatı, bilişimi, felsefeyi toplumsal yaşamın hücrelerine işleyemez.

            Aydınlığı yaşayamayan bir ülkede çağdaş değerler oluşturulamaz.

            Aydınlanmadan ve aydından korkan yöneticilerin uzun süre bulunduğu bir ülke gelişmesini gerçekleştiremez. Böylesi bir toplum başkalarının maşası ve güdümlüsü olur.

            Aydın, sorgulayan, araştıran, yargılayan, tartışan ve kafa yorandır. Bu anlamda toplumu çağdaş dünyadan geriye taşıyacak olan hiçbir eylem, görüş ve düşünce “aydın” kavramı içinde değerlendirilemez.

          Aydın, aynı zamanda eylemcidir. Yaşamı dönüştüren ve yaşama yeni şeyler katandır. Düşündüğünü yaşamın pratiğine uygulayandır. Çünkü pratiğe yansımayan hiçbir düşüncenin veya bilginin yaşamsal bir değeri olamaz!...

            Aydın, yaşadığı toplumsal gerçekliği olanca yalınlığıyla topluma yansıtandır.

            Aydın, aydınlatan olduğu için, halkından uzak olamaz…

 

                                                                                   06.09.2021

 

 

Comments


bottom of page