BARIŞ
- sulzam1956
- 1 Eyl
- 3 dakikada okunur

Barış, umut demektir. Barışın olmadığı ortamlarda insanların umudu, gelecek düşüncesi olmaz. Umut, yaşama anlam katmanın, güzel yaşama isteğinin gerçekleşmesine duyulan özlemdir. Savaş bu özlemi yok eder. Umut, insanı hayata bağlar ve eğer umut yoksa yaşama isteği de tükenir. Aslolan “yaşatmaktır”.
Barış, sevgidir. Sevgi, evrensel enerjidir. Yaşamın itici gücüdür. Hayatın iksiridir. Sevgi, beslemek, yaşatmak, paylaşmak vs’ dir. Evrende her şey sevgiyle döner, sevgiyle birbirini çeker ve sevgiyle birbirini besler. Savaş, sevginin karşıtıdır. Sevginin olmadığı yerde nefret, düşmanlık, ötekileştirme, kendisinden olmayanı yok sayma vs. vardır. Bu da insani değerleri yok eden bir durumdur. Savaş, sevgiyi yok eder. Sevgi “yaşatmaktır.”
Barış, emektir. Emek, üretmektir, harekete geçirmektir, dönüştürmektir, var etmektir, doğayı işlemektir, olana yeni şeyler katmaktır. “Emek yoksa hayatın sürdürülmesi de olmaz. Aslolan emeği “yemeğe dönüştürmektir.” Yemeğe dönüşen emek, besler, korur, büyütür, sağlıklı kılar, yaşama enerji verir. Savaşın olduğu yerde “yemeğe dönüşen emek olmaz” ... Çünkü savaş yok edici, barış koruyucudur. Barış “yaşatmaktır.”
Barış, huzurdur. Huzur, düzenliliktir, güvenliktir, korkusuzca yaşamdır, tokluktur, dayanışmadır vs. Huzurun olduğu yerde endişe, kaygı olmaz. Kargaşanın olduğu yerde ise huzur olmaz. İkisi birbirinin karşıtıdır. Toplum ve insan açısından birisi düzenlilik, diğeriyse düzensizliktir.
Barış, paylaşımdır. Paylaşmak insanın kendisini merkeze almaması demektir. Bu bağlamda kişinin empati kurması, kendi dışında daha milyarlarca insanın olduğunun bilincine varması ve herkesin var olan kaynaklardan yararlanması gerektiğini düşünmesidir. Paylaşmak, toplumsal bilincin kavranmasıdır. Paylaşım varsa hayat güzelleşir. Paylaşmak “ben yerine biz kavramını” bilince yerleştirmekle olasıdır. Paylaşmak dünyanın yalnızca insanlara ait olmadığının, her canlının yaşama hakkının olduğunun bilincine varmaktır. Bu anlamda doğayı korumaktır.
Barış, özgüvendir. Özgüven, bilgidir, güçtür, kendisini dış dünyayla uyumlu konuma getirmektir. Özgüven, sevginin, barışın, muhabbetin, dayanışmanın olduğu ortamlarda artar. Savaş ve kargaşaysa özgüveni ortadan kaldırır.
Barış, mutluluktur. Mutluluk, yaşamdan zevk duymaktır, haz almaktır, neşelenmek ve gülmektir. Mutluluk varsa dert yoktur; eşitsizlik yoktur, eziyet, gam, keder vs. yoktur. Açlık- yoksulluk, savaş ve kargaşa varsa insan mutlu olamaz.
O halde insan, en azından kendi cinsine karşı “bir barış varlığı olmalıdır”. İnsan, doğayı bilinçli kullanmalıdır. Doğayla yaşamda kalmak için mücadele etmelidir. Açgözlü davranıp yaşam alanını yaşanamaz hale getirmemelidir. Yani doğayı tahrip ederek, onu sahiplenerek değil, doğanın dilini anlayarak, doğayı kendi yararına işlemelidir. Oysa insan, var olduğundan bu yana hep savaş halinde olmuştur. Sadece 2. Dünya savaşında 50-60 milyon insan ölmüştür.
Günümüzde her gün binlerce insan ölmekte, doğal ortamlar aşırı kâr hırsıyla yok edilmektedir.
Bu duruma “dur diyecek” bir “dünya insanlığı” duyarlılığına ve bilincine gereksinim vardır! Yoksa insanlık kendi sonunu hızla hazırlamaktadır...
Hünkâr Hacı Bektaş Veli: “Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayın” veya “İncinsen de incitme” ya da Yunus Emre’nin “Sevelim, sevilelim, dünyaya kimseye kalmaz” veya Mahzuni Şerif’in “Ben insanlar değerini ölçemem/Doğu-batı, gavur-müslim bir bana” vs. anlayışları, ne kadar önemli ve barışa vurgu yapan çok temel düşüncelerdir. Bu düşünceler ve görüşler “İnsan” merkezli düşüncelerdir. Bu bağlamda kimseyi inancından, etnik kökeninden, renginden, felsefi görüşlerinden, toplumsal statüsünden vs. ayırmadan herkese “insan” olgusundan bakmak gerektiği anlayışı bu dizelerde ortaya konmuştur.
Bugün Gazze’de insanlık dışı katliamların yaşandığı, dünyada insanların büyük çoğunluğunun yoksulluk içinde bulunduğu, ülkemizde haksız ve adaletsiz bir şekilde insanların tutuklandığı, adaletin “adil” davranmadığı, açılıktan ve susuzluktan ölen çocukların yaşadığı, barınaksız yaşayan insanların sokaklarda kaldığı, gençlerin gelecek korkusu yaşadığı, Suriye’ de kendisi gibi inanmadığı için (Alevilerin) katledildiği, Ortadoğu’da, Ukrayna-Rusya’da vs. savaşların sürdüğü, doğanın kirletildiği, kaynakların adil dağıtılmadığı vs. bir dünyada “barıştan” söz etmek hiç de gerçek değildir.
Kısacası barış:
Barış, sevgidir...
Barış, muhabbettir...
Barış, dostluktur...
Barış, paylaşımdır...
Barış, çekicidir, yakınlaştırıcı ve birleştiricidir...
Barışın egemen olduğu yerde "dirilik" olur...
Barış, kardeşliktir...
Barış, toplumsal bilinçtir...
Barış, gelecektir...
Barış, öz güvendir...
Barış, insanı insan kılan bir üst bilinçtir...
Yazımı okuyan tüm canların “Dünya Barış Günü” nü bu duyarlılıkla kutluyorum.
Yorumlar