AŞURA veya AŞURE
- sulzam1956
- 16 Tem 2024
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 29 Eyl 2024
Etimolojik olarak Aşur, Arapça bir sözcüktür.
Aşur; “Arapça on anlamına gelmektedir. Aşure Muharrem ayının 10.günü demektir.” (Ansiklopedik, Alevilik-Bektaşilik Terimleri Sözlüğü, Ant. Yay. 1994, s.41)
Aşur, “Asurluların, savaş, bilgelik, adalet, tarım” tanrısı… Aşur’un bu özellikleri Sümer tanrılarından alınmıştır. (Jashua J. Mark, Çeviren; Burak Yıldız, (https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-269/asur-tanr)
Bu alıntıdan hareketle, Aşura; Asurluların tarım tanrısı olan Aşur adına, ürünlerinin bol olması ve bereket sunması için, besinlerinden az bir bölümünü sunmak olabilir mi?
Aşure’nin tarihi tam olarak bilinmiyor. Ancak tarımın başlamasıyla, buğday, arpa gibi tahıl ürünlerinin üretilmesi sonrasında ortaya çıktığına dönük genel bir görüş bulunmaktadır. Bu da bize Aşure’nin Mezopotamya’da ortaya çıkmış olabileceği bilgisini vermektedir.
Yukarıdaki alıntıdan hareketle, Aşura ve Aşure’nin tarihi en az 4000-5000 yıl öncesine kadar götürülebilir.
Aşure; İslam öncesinde de yapılıyordu. Aşure, tarihi süreci içinde belirli toplumlarda; toplumsal gelişmelere koşut olarak “Kutsal Gün” olarak kabul görmüştür.
Zamanla Aşure hemen hemen tüm toplumların ortak kültürü konumuna gelmiş ve bu konuda birçok söylence oluşmuş ve bu söylenceler sözsel aktarımlarla günümüze kadar gelmiştir. Bu söylencelerden bazıları şunlardır:
Aşure, bir anlamda Muharrem ayının 10. gününde yapılan kutsal aş”tır.
1) Allah, Hz. Musa'ya, Âşura Günü’nde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
2) Hz. Nuh, gemisini Cudi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir.
3) Hz. Yunus, balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur.
4) Hz. Âdem'in tevbesi Âşura Günü kabul edilmiştir.
5) Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır.
6) Hz. İsa o gün dünyaya gelmiş ve o gün semaya yükseltilmiştir.
7) Hz. Davut’un tevbesi o gün kabul edilmiştir.
8) Hz. İbrahim'in oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.
9) Hz. Yakup’un oğlu Hz. Yusuf’un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.
10) Hz. Eyyûb, hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.
11- Hz. Hüseyin ve 72 yandaşı bugün Kerbela’da şehit edilmişlerdir. Vs…
Bu söylencelerin ortak noktası, zor durumda kalan insanların “kutsal kimlikler” üzerinden “kurtuluşa” taşınmasıdır. Her süreçte, zorlukların atlatılması, her zaman insanların bilincinde bir sevinç kaynağı olmuştur ve bu durum insanlarda yaşama sevinci yaratmıştır.
Kadim dönemi insanları, yaşadıkları olumsuzluklar, olumluya döndüğünde bunu tanrıların yaptığına inanırlardı ve onlara “besinler sunarlardı.” Aşure ’de bu “kutsal besinlerin” başında gelmiştir.
Aşurenin en önemli kaynağı insanların yiyeceklerinin bir kısmını “kutsal olana” sunma inancından ve düşüncesinden çıkmıştır dense yanlış olma.
Neden 10.gün?
Bunun da tamamen söylencelerle beslendiğini söylemek yanlış olmaz.
Yahudilikte 10 emir, On sayısını öne çıkarmaktadır. 10 Emir, Tanrıyla, Yahudiler arasında yapılan anlaşma ve insanların Tanrı’ya yakınlaşmaları anlamına gelmektedir.
Yahudilikte Aşure günü; Hz. Musa’nın İsrailoğulları’nı baskıdan ve zulümden kurtardığı gün olarak kabul edilmiş ve bu nedenle 10 Muharrem günü “gün batımından gün batımına “yani tam 24 saat süreyle” kadar olan sürede tam gün oruç tutmuşlardır. 24 saat süren orucun ardından da “Aşure Pişirmiş”lerdir. Oruçlarını pişirdikleri “Aşur”e ile açmışlardır. Burada Aşur’e Muharrem’in 10. Gününde pişirilen ve çok zengin besin maddelerin katılımıyla gerçekleştirilen tatlı bir yiyecek olarak doğmuştur.
Bugünün asıl anlamı ise; İsrailoğullarının “Firavun’un” elinden ve zulmünden kurtarılmasına duyulan sevincin toplumsal bilince taşınmasıdır. Bu durumun toplum (yani Yahudiler) tarafından kutlanmasıdır. Bu kutlamaya süreç içinde “Kutsallık Yüklenmiş” ve bu ibadete dönüştürülmüştür.
Yahudiler açısından bu böyledir.
Yahudilikte daha sonra bu orucun ve Aşure Günü’nün “Kefaret Oruç’una dönüştüğünü görüyoruz.
Kefaret, bir kişinin, günahının bağışlanması amacıyla Tanrı için tuttuğu oruçtur. Kefaret Orucu bir gün yani tam 24 saattir.
Görüldüğü gibi Aşure yalnızca İslam’a, Alevilere ve Şiilere özgü değildir. İsa’da 2000 yıl önce de İsraillilerin bugünde oruç tuttuklarını ve Aşure pişirdiklerini öğrenmiş oluyoruz.
İslam öncesi Arap halkının da bu orucu tuttuklarını görüyoruz. Hz. Muhammed’in eşi Ayşe’nin belirttiğine göre (Kureyş Kabilesi Aşure Günü oruç tutarlarmış.) (Büyük Larousse, cilt 2; sayfa 939; Aşure Maddesi). Ancak Hicret’in ikinci yılında (624 yılında) “Ramazan Orucu” farz kılınınca, Aşure Orucu bırakılmış. “622 yılında (hicret yılı) Hz. Muhammed Müslümanlara, Muharrem’in 10. Gününde iki gün batımı arasında oruç tutmakla yükümlü kılmış. (Ana Britannica; Aşure Maddesi).
Kerbela kıyımı 10 Muharrem günü yaşanmıştır. 10 Muharrem; Yezid’in ordularının Miladi takvimle 10 Muharrem 680 yılında Hz. Hüseyin ve yanındaki insanları katl ettiği gündür.
Aleviler ve diğer Ehlibeyt yandaşları bu kıyımı anmak ve unutulmamasını sağlamak amacıyla 12 gün oruç tutmuşlar ve oruç sonucunda aşure yapmışlardır.
Ezoterik öğretide 12 sayısı çok önemli bir simgesel anlam taşımaktadır. Bir anlamda 12 sayısı gökyüzünün hareketlerine dönük olarak ortaya çıkmıştır. Örneğin; Güneşin 30’lik açıyla 3600 lik bir çemberi 12 bölümde tamamlaması ve böylece 12 burcun ortaya çıkması. Bir yılın 12 ay olması, saatin 12 dilim olması; Sümerlilerin 12 ayı bulması; Sümerlilerde 12 gezegen inancı, Hititlerin 12 tanrı ve Tanrıça inancı vs…
Aşure genellikle 10. gün yapılır. Çünkü Aşur 10 demektir. Muharrem Ay’ının 10. günü.
Burada dikkat edilmesi gereken şey; a-) Aşure’nin Muharrem Ay’ının 10.gününden sonra; b-) Muharrem ayı içerisinde pişirilmesidir.
Birçok kültürde ve Anadolu’da da ölen kişilerin ardından; yemek verilmesi, kurban kesilmesi; helva dağıtılması…vs. gibi birçok farklı uygulamalar gerçekleştirirler. Burada amaç, ölen kişinin veya kişilerin ruhlarının kötülüklerden arınması, rahatlaması, eğer varsa o kötülükler karşılığında yardıma muhtaç olanlara malından verilmesi ve günahının tanrı tarafından bağışlanmasını sağlamaya dönüktür.
Lokma sunmak ölen kişi veya kişiler adına onu sevenler tarafından başkalarına yapılan iyiliktir. Aleviler’de tarihsel olarak Kerbela’da şehit olanlar adına insanlara iyilik sunmak ve şehitlerin ruhlarını rahatlatmak amacıyla “Aşure Pişirip” herkese dağıtmışlar ve dağıtmaktadırlar.
AŞURE ORUCU VE ALEVİLER İÇİN ANLAMI
Alevilik için Aşure, birlik ve bütünlüğün simgesidir.
Aleviler, Aşureyi “çokluğun” birlenmesi olarak görmüşlerdir.
Aşure, bir anlamda;
-Tarihsel boyutuyla insanlık için bedel ödeyen ve acı çeken insanların acılarını, insanların kendi bedenlerinde duyumsamalarını sağlamaktır.
-Geriye dönüş kültüyle, geçmiş değerlerle buluşmak ve geçmişi anımsamak.
-Her acının, her hüznün ardında yaşam sürmektedir. Acının ardından bir daha acıların yaşanmaması için “tatlı” yenilmesi, acının bedenden kovulması; güzel ve tatlı günlerin gelmesinin duyumsanması.
-Aşure’ye birbirinden farklı birçok besin çeşidi katılmaktadır. Burada amaç, çeşitli besinlerin bir araya getirilmesi ve bir yerine “biz” olmasıdır. İnsanın “Ben” olmaktan sıyrılıp, “biz” olmanın bilincinin verilmesi.
-Dünya çok zengin ve birbirinden farklı maddelerden oluşmuştur. Ama bunların tümü dünyayı oluşturmaktadır. O halde biz insanlarda çok farklı kişiliklere sahibiz. Her insan kendisine göre bir dünyadır. Aşure, farklı kişiliklere sahip olan insanları, bir arada, çatışmadan, kavga ettirmeden; barış, dostluk ve kardeşlik içinde nasıl yaşatabiliriz sorusunun yanıtını vermesinin simgesel görüntüsüdür.
-Aşure;
-İnsanları birleştirir.
-İnsanlar arasında sosyal dayanışmayı artırır.
-Yoksula aş sağlar.
- “Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım” deyiminin ete-kemiğe bürünmesi ve yaşamın pratiğine uygulanmasıdır
-Aşure,
-Komşuluk ilişkilerini arttırmak.
-İnsanlar arasında ki sevgiyi pekiştirmek.
-Toplumsal ilişkilerin iyi ve güzel değerler üzerinden yürütülmesini sağlamak.
-Hediyeleşmek, yapılan Aşureyi dağıtmak.
-Kırılan bir gönülü almak.
-Özünü arındırmak.
-Ruhsal rahatlık sağlamaktır.
Aşure yapılırken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, Aşureye konulacak olan malzeme çeşitlerinin 12 sayısından az olmamasıdır. Bu bağlamda 12 sayısısnın simgesel olarak yaşatılması ve anılması sağlanmış olur.
Aşure; Kırık Buğday, Nohut, Kuru Fasulye, Pirinç, Kuru Üzüm, İncir, Kayısı, Meyve Kabukları, Kurutulmuş Meyveler, Yeşil Fıstık, Fındık, Nar Tanesi, Tarçın, Ceviz, Badem, çok az tuz, şeker, su…. vs. gibi çok çeşitli yiyeceklerin bir araya getirilirek yapılan bir tatlıdır. Bunların hepsi birleşince çok leziz, çok besleyici bir tatlı olmaktadır.
Aşure yapanlar bunu çevrelerine ve komşularına dağıtırlar. Küs olanlar barışır. Aç olanlar doyurulur.
Kimsenin kalbini kırmamak, dili ile kimseyi incitmemek, kimse hakkında dedikodu yapmamak bu Orucu'nun temel ilkesidir.
Aşure’de verilmek istenen asıl amaç, yapılabilecek kötülüklerin ve katliamların bir daha olmaması için, yaşanılan onca acıları, kıyımları vs. anmak ve unutmamaktır. Tarihin belleğini diri tutmaktır.
Acıyla biten bir olayı geleceğe taşırken, geleceği güzellik ve barış üstünde kurmak ve bunun içinde acıdan uzaklaşıp tatlı bir mekân yaratmak Alevi öğretisinin en temel ilkesidir. Aşure bunun simgesel anlatımıdır.
“İncinsen de incitme” diyen, “Tüm insanlara aynı nazarda bakan”, “Sevgiyi inancının temeline koyan”, “herkesin yaşam hakkının en temel hak olduğunu” söyleyen… vs. bir inancın/öğretinin “Aşure” yapıp kimseyi ayırmadan dağıtması, Aleviliğin toplumsal ütopyasının bir göstergesidir.
Comments