top of page

BABİL KOZMOGONİSİ

Güncelleme tarihi: 29 Eyl 2024


           

                                                

           Babil, Akkadca  “Bab" “kapı”, "il “tanrı”, "ili" tanrının” şeklinde kullanılmıştır ve anlamda Babil “tanrının kapısı” demektir. Şehrin ilk adı Sümerce Ka-dingir-ra’dır (ka “kapı”,  dingir  “ tanrı”, -ra “-nın”) anlamına gelmektedir. " https://islamansiklopedisi.org.tr/babil#   

            Bir başka teze göreyse “Babil kelimesinin etimolojisi “Ba” ve “Bel” sözcüklerinin bileşiminden oluşmuştur. Bu sözcükler, kadim Maya dilinde “Ba”  “Yol”, “Bel” “Ata” anlamlarına gelmektedir ve bileşimi “Uzaktan gelen atalarımızın şehri” olarak tanımlanmaktadır. (Cihangir Gener, Ezoterik- Batıni Doktrinler Tarihi, Yurt Yay. 2007, s. 51).

            Anlaşılacağı gibi, Babil, bir kenttir ve Babil Uygarlığı bu kent çevresinde gelişmiştir.

            İÖ 2000’li yıllarında Sümer sitelerini Sami Kökenli Akadlar ele geçirdiler. Babil denilen kent çevresinde tarihin belleğine geçen Babil Uygarlığını yarattılar ve Babiller “Enuma Eliş” adını verdikleri “Babil Yaratılış Destanını” yazdılar.

             Babil halkı, Sümer tanrılarını kendi panteonlarına aldılar ve onları kendi tanrıları ve tanrıçaları olarak kabul ettiler. Ancak güçlendiklerince de Sümer’in güçlü tanrı ve tanrıçaları yerine yeni tanrılar ve tanrıçalar yarattılar.  

            “Babil İÖ 800’lü yıllarında Asurluların eline geçti. Bu Babil geleneği daha sonraları İsrail Oğullarının “Vadedilmiş Toprakları” haline gelecek olan Filistin’in  (Kenan İli) mitoloji ve dinini de etkilemiştir.” (Karen Armastrong, Tanrı’nın Tarihi, Pegasus Yay.2017, s.30).

            Buradan da anlaşılacağı gibi, Mezopotamya Panteonu, kendilerinden sonra gelen tüm inançları ve özellikle Vahiy temelli inançları çok etkilemiştir.

            Babil kozmogonisine göre, yaşam, tatlı su ile, tuzlu suyun birleşmesi olarak ortaya çıkmıştır. Enuma Eliş’ te Apsu (tatlı su) ve Tiamat (tuzlu su) birbirleriyle birleşerek genç tanrıları doğurmuşlardır.

            Enuma Eliş (Yaratılışın Yedi Tableti; yukardakiler) anlamına gelmektedir. “Enuma Eliş, başlangıçta tanrıların kendisi de kutsal olan şekilsiz balçıktan çifter çifter oluştukarını” söyler. Söz konusu kutsal balçık, gerek tanrılar, gerekse insanoğlundan önce , ta ezelden beri mevcuttu.” (Armastrong, age. s. 31)

            Kutsal kitaplarda geçen “çamurdan yaratıldık” söyleminin kökenin de Babil’in mitolojik öykülerinde dayandığını görüyoruz.

            Enuma Eliş;

                        “Yukarıda gök, (henüz) bilinmediği,

                        Altta yerlerin henüz isimlenmediği,

                        Onları yaratan her şeyin ilki Apsu’nun (kaos suyu),

                        (ve) onların tümünü doğuran ilk şekil Tiamat’ın (kaos),

                        Suların birbirine karıştıklarında (…)

                        Tanrılardan (henüz) bir tanesinin oluşmadığı,

                        Hiçbirisi ismiyle çağrılmadığı, kaderlerin tayin edilmediği zaman,

                        Tanrılar yaratıldı,

                        İlk önce Lahmu ve lahamu.” (Helmut Uhling, Sümerler, Mezopotamya’nın Sıradışı Topluluğu, Çeviren; Nilgün Ersoy; Totem Yay.2019, s.34.)

            Buradan da anlaşılacağı gibi, daha gök bilinmiyorken, yer yokken tüm suların birlik olduğu kaos vardı. Bu kaostan Absu ve Tiamat ayrıldılar ve birisi tatlı su, diğeri de tuz su olarak farklılaştılar. Böylece çokluk oluştu. İki karşıt güç olarak Absu erkek, Tiamat kadın olarak birbiriyle birleşerek, çocukları Lahmu (erkek) ve kız kardeşi Lahamu doğdu. Bunların birleşmesi sonucunda da Anşar ve Kişar isimli çocukları oldu.

            “Ancak, genç tanrılar çok hareketli ve gürültü oluşturunca buna çok kızan Apsu, bunları yok etmek istedi. Tiamat bunu duyunca engel olur ve oğlu Ea’yı uyarır ve Ea Absu’yu öldürür. Tiamat eşi öldürüldüğü için çok öfkelenir ve genç tanrılara karşı savaş açar. Genç tanrıları yok etmek için on bir canavar yaratır. Ama Tiamat’la genç tanrılar yenişemezler. Ancak genç tanrıların içinden Marduk Tiamat’a bir ok atar ve onu ikiye böler. Böylece genç tanrılar savaşı kazanmış olur.

            Tanrı Kingu, Tiamat’ın hem oğlu ve hem de eşidir. Tiamatı korumuş ve genç tanrılara karşı savaşta Tiamat’ın yanında yer almıştır.

               Kingu’da öldürülür ve onun kanından Ea, ilk insanı Lulu’yu yaratır.” https://onedio.com/haber/enuma-elish-babil-yaratilis-destani

               Marduk, güneş tanrısı, tanrıların en büyüğü, kusursuz olanı olarak görülmüştür. Tiamatı yendikten sonra tüm tanrılara egemen oldu ve tüm evreni yönetecek yasaları belirledi. Tek tanrılı ilk inanç Marduk’la başladı.

               “Tanrılar Babil’de Marduk’un önderliğinde bir araya geldiler ve Marduk’un onuruna yeryüzü tapınağı olan Zigguratları yaptılar. Zigguratlar göksel ayinlerin yapıldığı mekanlar oldular.

               Babil yaratılış destanında ilk insanın tanrıdan yaratıldığı ve tanrıların insanı kendilerine benzer özellikler yüklediklerini anlatır. İnsanlar tanrılarla aynı özü paylaşmışlardır.” (Armstrong, age. s. 35.)

               Bu alıntıdan da anlaşılacağı gibi, vahiyli dinlerin “Tanrı, insanı kendi suretinde yarattı” söylemi, Babil kökenli olduğu görülmektedir. 

 

 

                                  ÖZET OLARAK

               “Apsu ve Tiamat’ın karışmasıyla suların içinden LAHMU VE LAHAMU yaratıldı.

               LAHMU: Apsu ve Timat’ın ilk oğlu;

               LAHAMU; Apsu ve Tiamat’ın ilk kızı olarak yaratıldılar.

               Bunlardan Anşar ve Kisar doğmuştur.

               ANŞAR; Bütün cennet;

               KİŞAR: Tüm dünya demektir

               ANU; Gök tanrısı.

               EA; (Enki) Bilgelik tanrısı…

               Tanrılar çoğalınca gürültüleri arttı. Sürekli ses çıkarır oldular. Bundan Apsu rahatsızlık duydu ve “Tiamata’a genç tanrıları yok edelim” dedi ama Tiamat buna karşı çıktı.

               Ancak Apsu’nun Mummu isimli veziri vardı ve Mummu “Genç tanrıların yok edilmesi gerektiğini” Apsu’ya söyledi. Bu söylenti üzerine genç tanrılar bunu duydular ve çok korktular. Bilgelik tanrısı Enki (EA) kardeşlerini kurtarmak için Apsu’yu ve veziri Mummu’yu öldürdü.

               Bir süre sonra Enki eşi Damkina (Enki’nin karısı)’yla Marduk’u yarattılar.

               MARDUK; zeki, akıllı, güçşü, kurnaz vs. kişiliğiyle kısa sürede tanrıların tanrısı oldu.

               Gökyüzü tanrısı ANU, Marduk oynasın ve zaman geçirsin diyerek dört rüzgar yarattı. Marduk bu rüzagarlarla toz ve fırtılara oluşturup Tiamat’ın buunduğuı yere gönderdi. Buraları bataklığa çevirdi. Tiamat’a buna çok kızdı.

               Tiamat, kocası Apsu’nun ve veziri Mummu’nun öldürülmesine çok kızmış ve öfkelenmişti. Aynı zamanda onlara sahip çıkmaması nedeniyle de kendisini suçluyordu. Kocasını öldürenlerden  öç almak istedi savaş ilan etti. Savaşmak için ejderhalar, yılanlar, akrepler, korkunç canavarlar vs. yarattı. Bu süreç içinde oğul tanrılar arasında bulunan KİNGU’yu tarafına çekti ve yanına aldı.

               Tiamat’ın gücü karşısında hiçbir genç tanrı onunla başa çıkamadılar. Bir tek bilgeler bilgesi Marduk karşı çıkmayı ve savaşmayı kabul etti. Ama Marduk, bunun için bir şart koştu. “Tanrılara, kimse bana karşı gelmeyecek ve ben ne söylersem onu kabul edeceksiniz ve bu sizin kaderiniz olacak” dedi. Tanrılar kabul ettiler. 

               Ve savaş başladı. Marduk Tiamat karşısında çok zorlandı. Bir an dört rüzğar aklına geldi ve rüzğarlara emir verdi. Rüzğarlar fırtına yaratarak Tiamat’ı etkisiz konuma getirdiler. Marduk’ta rüzğarların güzüyle Tiamat’ı öldürdü. Zafer kazanan Marduk tanrıların tanrısı oldu. Artık tüm evreni tek başına yönetme gücünü aldı. Bu aynı zamanda “tek tanrı” düşüncesi de demekti.

               Marduk, öldürdüğü Tiamat’ın bedeninden evreni oluşturdu. Öyle ki;

               -Ay tanrısı Nanna’yı yarattı ve geceyi ona emanet etti.

               -Kopmuş başından bir dağ yarattı.

               -Toprağı kazdı ve suyla doldurdu.

               -İki gözünden Fırat ve Dicle’yi akıttı.

               -Kasığından gökyüzünü donattı.

               -Bedeninin geri kalanını dümdüz etti ve yeryüzünü yarattı.

               -İç organlarını açıp hepsini döktü ve bunula yere ve göğe şekiller verdi.

               -En sonun da tanrılara hizmet etmeleri için insanı yarattı.

               İnsanlar tanrılara ibadet etmeleri için de Babil’i yarattı. Babil’de insanlar tapınaklar yaparak tanrılarını andılar.

               Babil’e  “Büyük Tanrıların Evi” denildi. “                https://www.melisadaktilosu.com/babil-mitolojisinde-yaratilis

 

               Hititlerin yurdunu ele geçiren Akadların başkenti Babil’in büyük Tanrısı Marduk, tanrıların en büyüğü olarak en güçlü tanrı konumuna geldi. Marduk’a tapım, süreç içinde tek tanrı inancına doğru evrildi.

 

                   https://islamansiklopedisi.org.tr/babil#

              Helmut Uhling, Sümerler, Mezopotamya’nın Sıradışı Topluluğu, Çeviren; Nilgün Ersoy; Totem Yay.2019,

               Karen Armastrong, Tanrı’nınnTarihi, Pegasus Yay. 2017,

              Mircea Eliade; Dinsel İnançlar ve Düşünce Tarihi; Kabala Yay.2003

 

Commenti


bottom of page