BARIŞ
- sulzam1956
- 31 Ağu 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 28 Eyl 2024

Barış, umut demektir. Barışın olmadığı ortamlarda insanların umudu, gelecek düşüncesi olmaz. Umut, yaşama anlam katmanın, güzel yaşama isteğinin gerçekleşmesine duyulan özlemdir. Savaş bu özlemi yok eder. Umut, insanı hayata bağlar ve eğer umut yoksa yaşama isteği de tükenir. Aslolan “yaşatmaktır”.
Barış, sevgidir. Sevgi, evrensel enerjidir. Yaşamın itici gücüdür. Hayatın iksiridir. Sevgi, beslemek, yaşatmak, paylaşmaktır. Evren de her şey sevgiyle döner, sevgiyle birbirini çeker ve sevgiyle birbirini besler. Savaş, sevginin karşıtıdır. Sevginin olmadığı yerde nefret, düşmanlık, ötekileştirme, kendisinden olmayanı yok sayma vs. vardır. Bu da insani değerleri yok eden bir durumdur. Savaş, sevgiyi yok eder. Sevgi “yaşatmaktır.”
Barış, emektir. Emek, üretmektir, harekete geçirmektir, dönüştürmektir, var etmektir, doğayı işlemektir, olana yeni şeyler katmaktır. “Emek yoksa hayatın sürdürülmesi de olmaz. Aslaolan emeği “yemeğe dönüştürmektir.” Yemeğe dönüşen emek, besler, korur, büyütür, sağlıklı kılar, yaşama enerji verir. Savaşın olduğu yer de “yemeğe dönüşen emek olmaz” ... Çünkü savaş yok edici, barış koruyucudur. Barış “yaşatmaktır.”
Barış, huzurdur. Huzur, düzenliliktir, güvenliktir, korkusuzca yaşamdır, tokluktur, dayanışmadır vs. Huzurun olduğu yerde savaş olmaz. Savaşın olduğu yerde ise huzur olmaz. İkisi birbirinin karşıtıdır. Toplum ve insan açısından birisi düzenlilik, diğeriyse düzensizliktir.
Barış, güvendir. Güven, insanın kendi hemcinsinden bir zarara gelmeyeceğine inanmak, gelecek korkusu yaşamamaktır. Oysa bugün herkes birbirinden korkar oldu. En ufak bir tartışmada öfke öne çıkmakta ve insanlar kaotik bir ortamı yaratmaktadırlar. Korkunun egemen olduğu bir ortamda güvenden söz edilemez. Güvenin olmadığı yerde de barış olmaz.
Barış, paylaşımdır. Paylaşmak insanın kendisini merkeze almaması, empati kurması, kendi dışında daha milyarlarca insanın olduğunun bilincine varması ve herkesin var olan kaynaklardan yararlanması gerektiğini düşünmesidir. Paylaşmak, toplumsal bilincin kavranmasıdır. Paylaşım varsa hayat güzelleşir. Paylaşmak “ben yerine biz kavramını” bilince yerleştirmekle olasıdır.
Barış, özgüvendir. Özgüven, bilgidir, güştür, kendisini dış dünyayla uyumlu konuma getirmektir. Özgüven, sevginin, barışın, muhabbetin, dayanışmanın olduğu ortamlar da artar. Savaş özgüveni ortadan kaldırır.
Barış, mutluluktur. Mutluluk, yaşamdan zevk duymaktır, haz almaktır, neşelenmek ve gülmektir. Mutluluk varsa dert yoktur; eşitsizlik yoktur, eziyet, gam, keder vs. yoktur. Savaş varsa insan mutlu olamaz.
O halde insan en azından kendi cinsine karşı “bir barış varlığı olmalıdır”. İnsanın savaşı yaşamak için doğaya karşı olmalıdır. O da bilinçli bir konum da... Yani doğayı tahrip ederek, onu sahiplenerek değil; doğanın dilini anlayarak, doğayı kendi yararına işleyerek vs. olmalıdır.
Oysa insan, var olduğundan bu yana hep savaş halinde... Sadece 2. Dünya savaşın da 50-60 milyon insan öldü... Günümüzde hergün binlerce insan ölmektedir.
Bu duruma “dur diyecek” bir “dünya insanlığı” duyarlılığına ve bilincine gereksinim vardır! Yoksa insanlık kendi sonunu hızla hazırlamaktadır...
Kısacası barış:
Barış, sevgidir...
Barış, muhabbettir...
Barış, dostluktur...
Barış, paylaşımdır...
Barış, çekicidir, yakınlaştırıcı ve birleştiricidir...
Barışın egemen olduğu yerde "dirilik" olur...
Barış, kardeşliktir...
Barış, toplumsal bilinçtir...
Barış, gelecektir...
Barış, öz güvendir...
Barış, insanı insan kılan bir üst bilinçtir...
Günümüzde Gazze’de, yıllarca Ortadoğu’da sürdürülen savaş nedeniyle binerce, çocuk, yaşlı, hasta insan canını vermiş ve binlerce insan da yaralanmıştır. Savaş, insanın en vahşi yanıdır.
21. yüzyılda savaş insanın halen çocukluk dönemini yaşadığının en büyük kanıtıdır.
Savaşsız bir dünya özlemiyle tüm canların “Dünya Barış Günü”nü bu duyarlılıkla kutluyorum.
Yorumlar