MİTOLOJİ
- sulzam1956
- 27 Eki 2024
- 4 dakikada okunur

Mitoloji sözcüğünün kökeni Fransızca, “mythe "efsane" sözcüğünden alıntıdır.
https://www.etimolojiturkce.com/kelime/mi Bu anlamda mit, “kuşaktan kuşağa yayılan, toplumun düş gücü etkisiyle zamanla biçim değiştiren, tanrılar, tanrıçalar, evrenin doğuşu vb.yle ilgili, imgesel, alegorik bir anlatımı olan halk öyküsüdür.” https://www.google.com/search?q=Mit+ne+demek- Sözlük, Oxford Languages)
“”Mitos, olağanüstü kahranmanlıkları ve doğaüstü güçleri anlatan hayal ürünü sözdür. Bilgi önvesi ve dışıdır. Bilgisiz insanların dünyayı açıklama gereksiniminden doğmuştur.” (Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Sözlüğü, Remzi Kit.1979. s.290).
Bu tanımlardan da anlaşılacağı gibi, mitoloji, doğaya ve doğada gelişen olaylara ve döngülere insanın yüklediği anlamlar toplamıdır. Mitolojide, düşsel tasarımlar, sezgisel algılar, alegorik canlandırmalar, metaforlar alabildiğine yoğun bir şekilde yer edinmiştir.
Mitoloji, bilimin ve teknolojinin egemen olmadığı, ilk insan topluluklarının, evreni, doğayı ve insanı anlamaya dönük oluşturdukları, ortaya koydukları değerler bütününü içerir. Bu değerler, kutsallık yüklenilen ve olağanüstü anlatımları içeren, tanrılaştırılmış objelerden ve yarı tanrılaştırılmış insanlardan oluşmuştur.
Doğanın davranışları, gelişen olaylar ve varlaşan olgular, ilkel insanları şaşırmış ve korkutmuştur.
Mitoloji, doğayı anlama, olayların ve olguların gizini çözmeye çalışma, gelişimleri ve değişimleri yorumlama ve açıklama gereksiniminden doğmuştur.
Mitoloji de, destansı anlatılar, abartılar, olağanüstülükler, benzerlikler vs. egemendir.
Mitolojide fizik ve metafizik algılar iç içe girmiş ve kişileştirilmelerle, olaylar ve olgular açıklanmaya çalışılmıştır.
Bütün dinler ve inançlar, mitolojiden etkilenmişlerdir.Tüm dinler, mitolojiden de beslenmişlerdir…
Evrenin varoluşu, dünyanın oluşumu, insanın ortaya çıkışı ve diğer olay ve olgular, mitolojik anlatımlarla geçmişten bugüne kadar taşınmıştır. Öyle ki süreç içinde her topluluğun, her toplumun, her topluluğun veya grubun vs. kozmogonisi oluşmuş, bu anlamda, Hint Mitolojisi, Mısır Mitolojisi, Türk Mitolojisi, Yunan Mitolojisi, Latin Mitolojisi, Sümer Mitolojisi vs. gibi mitolojiler varlaşmıştır.
Her mitolojik anlatımın ve değerin kendine özgü kozmogonisi de oluşmuştur.
Kozmogoni, evrenin ve dünyanın yaratılışını veya varoluşunu anlamaya çalışır. Bununla ilgili teorileri içerir. Kozmogonin ana konusu evren nasıl var oldu, var oluşun kökeni nedir vs. gibi konulardır. Bugün halen evren nasıl varlaşmıştır sorusu tam olarak yanıt bulamamıştır. Bu anlamda eğer evren Big-Bang’la başladıysa, Big-Bang öncesinde ne vardı sorusu ortadadır ve bu konuda bilimsel bir yanıt verilebilmiş değildir?
Buna karşın insan var olduğundan bu yana bu sorunun yanıtını bulmaya çalışmaktadır. Bugün de bu arayışını sürdürmektedir.
Bu bağlamda ilk insanlar doğayı pratik ve somut olarak algılamışlardır. Doğada kendi iradeleri dışında gelişen olaylara bir anlam veremeyen ilk insanlar, onlara olağanüstü güçler yüklemişlerdir.
Dolaysıyla ilk insanlar da evrenin, dünyanın ve insanın nasıl var olduğunu anlamaya çalışmışlar ve kendi algılarına göre, varoluşu açıklamaya çalışmışlardır. Bunu yaparken, zaman, mekân ve kahramanlar birbirine karışmış ve mitolojik kahramanlar birbirlerinin yerine geçmiştir. Her mitolojik söylem, kendisinden önceki söylemlerden ve anlatımlardan etkilenmiştir.
Mitolojilerde, evrenin oluşumu ile ilgili birçok örnek vardır. Özellikle Sümer Yaratılış Mitolojisi çok önemlidir. Çünkü semavi dinlerde de söylemlerin etkisini görmek olasıdır.
Mitolojik söylemlerde, genel olarak; kozmik okyanus, kozmik dağ, düalist yapı, karanlık- aydınlık karşıtlığı, iyi- kötü zıtlığı, tanrı-tanrıça ikiliği vs. gibi, bunların savaşımından ortaya çıkan evren, dünya ve insan vs. görüşü temel olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, genel olarak mitolojik söylemlerde evrenin döngüselliği ortaya konur. Şu açıkça görülmektedir ki, mitolojilerde yoktan var ediş değil, vardan varlaşma söz konusudur. Her şeyin başlangıcı ya sudur, ya dağdır, ya kargaşadır vs. Dolaysıyla mitolojide tek tanrı değil, çoklu tanrı ve tanrıça söz konusudur.
Bir anlamda mitoloji, doğanın ve insanı etkileyen olay ve olguların tanrısallaştırılmasıdır. Ama şu da bir gerçek ki, mitolojik öykülerde de her şeyin bir şeyden çıktığı düşüncesi egemendir. Her şey bir şeyden çıkıyorsa, Bir (su, dağ, hava, karmaşa vs.) temel olandır, diğer tanrı ve tanrıçalar söz konusu Bir’in değişik konumdaki parçalarıdır. Bu da “Varlığın Birliği” anlamına gelmektedir.
Mitolojik söylemlerde, en genel anlamda yaratılış yerine vardan var olma düşüncesi egemendir. Bu anlamda da her mitolojik söylem de, oluşun, var olandan ortaya çıkışla gerçekleştiği görüşü bulunmaktadır. Çünkü hemen tüm mitolojilerde “deniz”, “su”, “dağ” , “boğa”, “yılan vs. gibi varlıklardan söz edilir ve her şeyin söz konusu bu varlıklardan oluştuğu öne sürülür. Özellikle “Başlangıçta su vardı” sözü, birçok mitolojik öykünün ilk cümleleri olarak görülür. Söz konusu bu varlıklar ya “tanrı, ya da “tanrıça” olarak sunulur.
Yine mitolojik söylenceler de her şeyin bir şeyden çıktığı ilkesi çok temeldir. Bütün mitolojik öyküler de evren, ya su dan, ya topraktan, ya dağdan, ya ışıktan (nurdan) ya da bir hayvandan vs. ya da bunların yerine geçen metaforlardan ortaya çıkmış olarak sunulur. Bu düşünceye göre tekten çıkan çoğalır ve her şey öz itibariyle esas geldiği kaynağa bağlıdır. Mitoloji de doğa canlıdır. Çünkü doğanın da bir “ruhu” vardır. Bir anlamda doğanın tümü devinim halindedir. Devinimi sağlayan görünmez itici güçse “candır."
Aleviliğin de en temel görüşü “Varlık Birliği” görüşüdür. Buna göre her şey her şeyle bir bütünüdür. Bu, bir insan bedeninin onlarca organdan oluşması gibi, doğada mevcut olan tüm nesnelerin, doğada gerçekleşen her olayın ve olgunun birbirleriyle bağlantılı olduğu görüşüdür. Bu görüş aynı zamanda diyalektiğin de temel yasalarından birisidir.
Esasında bugüne kadar insanlar en genel olarak iki tür evren algısı oluşturmuşlardır. Bunlardan birisi “Çizgisel Evren”, diğeriyse “Döngüsel Evren” modelidir.” (Burak Eldem, Kozmik Okyanus, İnkılap Yay. 2011).
Çizgisel evren anlayışına göre; bir şey başladığında onun sonu da olacaktır. Başlangıç ve son her şeyde vardır. Biten, sona eren bir şey, bir daha var olmaz. Genel de “semavi dinler” bu görüşü ortaya koyarlar. Buna göre, her şeyin bir başlangıcı vardır ve başlangıcı da, mutlak olup, varlığın dışında bulunan ilahi bir güç yapmıştır. Bu anlamda evren yaratılmıştır. Başlangıcı olan her şey gibi, evrenin de bir sonu olacaktır.
Döngüsel evren anlayışına göreyse; evrenin ve dolayısıyla doğanın bir başlangıcı yoktur. Her şey bir döngüsellik içindedir. Bir şey bittiğinde, bir başka şeyi var kılmaktadır. Ölen, yok olmamakta, her ölüm yeniden bir doğuş var etmektedir. Evrenin temel yasası, sürekli devinim, hareket, değişim ve dönüşüm ilkesidir. Ölüm boyutsal bir değişimdir. Bu anlamda “mutlak” yok oluş yoktur. Genel de mitolojik söylemler de bu görüş üzerinde şekillenmiştir.
Comments